Amerika'ya gitme fikri evimize 1 yıl önce girmişti ama 3 ay
öncesine kesin olmadığı için biz kendimizi hiç hazırlamamıştık. Nisan ayı bizim
için karar ayı oldu. Üniversiteden kabul geldi, biz de oturup kesin kararımızı
verdik.Eşim master yapacak bu süreçte ben de ücretsiz izine ayrılacaktım. Benim
izin işlemlerim biraz uzayınca onu önden yolcu edip benim daha sonra gitmem
gerekti.Bütün süreç boyunca ailelerimiz çok destek oldular ama iş veda etmeye
gelince işte orası çok zor oluyor, bunu önden tecrübe edince kendi yolculuğuma
çıkarken havaaalanında kimseyi istemedim.Arkama bakıp tekrar hoşçakalın demek çok zordu benim için. Tabi illaki biri beni
bıraktı havaalanına o koca valizlerle tek başıma gidemeyeceğim için.
ÖNEMLİ BİR NOT: Benim yolculuğum Ankara’dan başlayıp
İstanbul-New York-Austin şeklinde devam eden bir rotadaydı. Biletimi Türk Hava
Yolları’ndan aldım ve uçuşların hepsi bağlantılıydı. Yola çıkmadan önce
yaptığımız araştırmada Amerika’ya gelen herkesin son durağı neresi olursa olsun
ilk indiği noktada valizini alıp ‘’Gümrük’’ den geçirmesi ve sonra tekrar valizini
devam edeceği uçuşun bandına koyması gerektiğini okumuştuk. İyi ki de okumuşuz
çünkü Ankara’daki THY çalışanları bu konuda çok bilgisiz. Bana da eşime de son
indiğimiz yerde valizimizi alacağımızı söylediler. Oysa bu konuyu en iyi bilmesi
gerekenler onlar. 10 gün önce eşimi yollarken valizlerimizi teslim ettiğimiz THY
görevlisiyle aramızda geçen konuşmayı aynen aktarıyorum. (onun yolculuğu
Ankara-İstanbul-Houston-Austin şeklindeydi)
Ozan: Valizlerimi nerede alacağım?
Görevli: Bakıyoruuummm…Austin ‘e kadar bağladı uçuşu, orada
alacaksınız.
Ozan :Gümrük işlemleri oluyormuş sanırım, Houston da almam
gerekmiyor mu yani?(ilk gidiş olunca emin de değiliz tabi)
Görevli: yooo yoo…Ama bu Amerikalılar garip insanlar, bazen
otomatiğe bağlıyorlar(bunu söylerken işaret parmağıyla kafasının etrafında
daireler çiziyor), siz yine de Houston da valizinize bir bakın!!!
Adamdaki özgüvene hayran kalmamak elde değil.Kendinden o kadar emin ki…Houston da valizime bir
bakacakmışım!!!!!!!!!!!!
Bana da aynı şekilde valizimi Austin de alacağımı söyledi
başka bir görevli, hatta uçakta tanıştığımız yine Ankara’dan binen başka bir
bayana da böyle söylemişler. Hostesler açıkladılar durumu bayana da.Daha önceden giden
insanlar tecrübeli oldukları için çok önemsemiyorlar bu durumu ama ilk gidiş
için çok önemli bir ayrıntı bence. Görevliler daha bilgili olmalı.
Ankara'dan başlayan
yolculuğumun ilk durağı İstanbul'du. New York uçağı için yaklaşık 4 saatlik bir
bekleme sürem vardı. Böyle beklemeler için bankaların bekleme salonları (Lounge)
en ekonomiği ve en temizi.(Not: Yurtdışına çıkarken harcama yapacağınız para biriminde
ödeme yapmanıza imkan sağlayan kredi kartlarını tercih ederseniz ekstrenizde
sürprizle karşılaşmazsınız.30 dolar harcadıysanız 30 dolar borcunuzun olduğunu
düşünürsünüz ama Türk Parası olarak geri ödemeniz isteniyorsa bankanın
belirlediği kurdan ödeme yapmak zorunda kalırsınız, bu da daha fazla ödemenize
sebep olup hesabınızı karıştırabilir. Eski seyahatlerimizden dolayı tecrübeyle
sabit)
İlk olarak kendime prize yakın bir masa seçtim. Telefonla
son veda konuşmalarını da yaptıktan sonra heyecanım biraz daha artmaya başladı.
O sırada yan masada oturan bir bey yanıma gelip çat pat bir İngilizce ile bana
"bütün eşyalarının masanın üzerinde olduğunu, lavaboya gideceğini ve
masasına bakıp bakamayacağımı" sordu. Ben de en az onu kadar garip bir
İngilizce ile "tabi ki, ben zaten buradayım " dedim. Sonuçta bize
daha ilkokuldayken öğretilmişti turistlere iyi davranmak, yardımcı olmak :))Aradan
on dakika geçtikten turistimizin telefonla konuşarak geri geldiğini gördüm.Türkçe konuşarak:)))
Uçağa
gelince,10 saatlik bir uçuş ve o büyüklükte bir uçak için koltuk araları çok dardı.Ayrıca "Uçuşlarımızda
Wi-Fi hizmetimiz var" dedikten sonra uçağa binince "Bu hizmetimizin
bedeli 15 dolardır" demeleri de pek hoş değil. Dağıtılan battaniye ve
yastıkların poşetli olması ve üzerinde ‘’.... Kuru Temizleme’ ’yazması ilk
başta güven verse de, poşeti açınca bir önceki uçuştan kalma olduğunu anlamak
da çok kötü. Yemekler güzeldi, kalkış ve iniş saatinde hiçbir gecikme
yaşamadık. Sonuç olarak orta halli bir uçuştu.
Buraya kadar bir sıkıntım yoktu, zaten 3-4 saatlik bir uçuşum kalmıştı, başka bir
uçak vardır mutlaka rahatlığındaydım. Devam edeceğim havayolu görevlisinin ( jetBlue
Airlines ) ‘’Bir sonraki ilk uçak 12 saat sonra ve Florida aktarmalı’’ dedikten
sonra asıl şoku yaşadım. O sırada orada soğan satan biri vardı, onun
soğanlarından gözüme bir şey kaçmış olabilir:)
İlk şoku
atlattıktan sonra biraz kendime geldim ve görevlinin söylediği bir sonraki
bileti hemen aldım, çünkü birçok uçuş iptal olmuştu ve bu bilet de bitebilirdi.
12 saat sonra 3 saat uçuşla Florida ya gidecek, orada 7 saat bekledikten sonra 3 saat tekrar uçarak Austin ‘e
gelecektim. Kötünün iyisi bir durum yani. Arkasından bana otel ayarlamalarını
rica ettim. Çok uzun bir yoldan geliyordum ve bu kadar süre havaalanında
bekleyemezdim. Tam süresini bilmiyorum ama belli bir saati aşan beklemelerde
havayolu şirketi size otel imkanı sağlamak zorunda zaten. Ama siz ısrar
etmezseniz de kimse gelip sizi otele gönderelim demiyor.
1 saatlik bir beklemeden sonra bana havaalanına çok yakın olan (1.3 mil ) Radisson Otel’e gidebileceğimi söylediler. Valizlerimi de yanıma
almam gerekiyormuş. Ben valizlerimin de diğer uçuşa aktarılacağını düşünmüştüm.
Valizlerin geldiği bandın etrafında 3 tur dolaşmama rağmen valizlerim yoktu. Hadi
bakalım… Valizlerle ilgilenen bölümdeki görevliler çok yardımcı oldular, farklı
birimleri aradılar ama yok. O kadar yorgundum ki orada kalıp valiz arayacak gücüm yoktu,
bir şekilde arkamdan gönderirler diye düşündüm.Daha önce de böyle bir durum yaşadığım için valizlerin üzerine isim-telefon ve Amerika’daki ev adresimizi
yazmıştım. Derken valizimin bir tanesini buldular ben oradayken. Tesadüf içinde
kıyafetlerimin olduğu valiz bulunmuştu, diğerinde genelde yiyecek vardı ve
bulunmasa da olurdu.
Otele gitmek için havaalanı içinde çalışan bir trene binip,3
durak sonra inip shuttle a binmem gerektiğini söylediler. Elimdeki ağır valizle
bunu yapmak öyle zor geldi ki, taksiye bineyim en iyisi diye düşündüm.
Taksilerin kalktığı bölümde bir görevli var, size nereye gideceğinizi soruyor
ve buna göre bir fiş çıkarıp bunu sıradaki
taksiciye veriyor.Sıram geldi,taksiye bindim, yaşadığım bu zorluklarla
başetmek için kelime ve gramer bilgimin sınırlarını zorladığım İngilizcemle
gideceğim yerin çok yakın olduğunu,eşyam ağır olduğu için taksi kullandığımı
JFK Airport Radisson ‘a gideceğimi söyledim(Türkiye'de taksiciler kısa mesafe olunca söyleniyorlar ya genelde,buranın adetini bilmeyince belirteyim dedim:) Ben ısrarla ‘’Airport
Radisson’’ dememe rağmen ‘’Okey okey Manhattan Radisson’’ demesiyle benim kafamdan
aşağı kaynar suların dökülmesi bir oldu. Saat gecenin 10:30 u olmuş ve taksici
beni Manhattan’ a götürüyor…O anda çok hızlı düşünmem gerekiyordu ve aklımdan olabilecek en kötü senaryolar geçmeye başladı.En iyisi taksiden inmek diye düşündüm. Havaalanı trafiği çok yoğun olduğu için taksi
sadece birkaç metre hareket edebilmişti, o stresle indim arabadan ve
valizlerimi indirmesini söyledim taksiciye .Ben o telaşla inince fişi veren görevli geldi yanımıza. Görevliye’’Airport Radisson ‘u bilmiyor, beni Manhattan
Radisson ’ a götüreceğini söylüyor’’diyince görevli de sinirlendi ve ‘’
Airport Radisson’u bilmiyorsan bu işi yapma, evine git’’ dedi.(ya da ben böyle
anladım,bunu doğru anladığıma eminim:)) Bir
sonraki taksiye binip otele gittim ve saat zaten gece 11 olmuştu.
Sabah 4:30’da tekrar havaalanına geldim, bu arada diğer
valizimi de bulmuşlar.
6’daki uçakla Florida ya doğru yola çıktım.
New York'tan ayrılırken |
İnsanların yeme alışkanlıkları öyle kötü ki. Sabahın
6 sında uçakta kola-cips dağıtıldı ve herkes yedi. Havaalanında yemek için
hiçbir şey bulamadım desem yeridir. Herşey ya kızartma ya çikolatalı. Meyve
kurusunu bile çikolataya batırılmış şekilde satıyorlardı. Sadece bir yerde
doğranmış meyve vardı o kadar. Tabi çok büyük bir havaalanı olmadığı için belki
bu kadar kısıtlıydı ama genel olarak sağlıksız ürünlerle besleniyorlar.
Hangi şehir olduğu konusunda bir fikrim yok ama gökyüzünden Florida |
Austin uçağını beklerken |
Austin e geldiğim uçak otobüs gibiydi. Sağlı sollu 2 şer
koltuk olan küçük bir uçak. Hava da çok bulutlu olunca hoplaya zıplaya geldik
diyebilirim.
Austin'den ilk fotoğraf |
Akşamüzeri 7 gibi evdeydim.'Macera dolu Amerika' diyenlere hak verdirtti bana bu yolculuk,toplamda 44 saat sürmüş.Artık öyle 3-5 saate yol demem belli bir süre...